Bilinç ne denli önemli. Gece!

İçimde Parlayıp Duran Bir Şey

Benim bir kuzgunum var: Sürekli olay çıkarır; aslında onunla tanışmamız çok eskil bir hikayedir, hayır hayır şu Nuh’un gemisiyle ilgili olan değil, beni onunla Anka adlı bir acayip yaratık tanıştırdı, şimdi çok uzaklarda bu Anka denen yaratık, bazı şeylerin bizde izi kalıyor.

  Bu kuzgunu bana bıraktığında içimdeki pek çok şeyin onda olduğunu söyledi, buna eskillerin pathos diyebileceğini de sözlerine ekledi Anka. Ben en çok bu kuzgunla Ankara’dan konuşurum. Ankara olunca da hani siyasetten falan değil konuştuklarımız, zaten siyasetten de pek anlamaz kuzgun. Anladığını var sayar ama daha çok karşıt görüşler hakkında bağırır çağırır, hep kendini kollar. Ancak bu kuzgunun en iyi anladığı şey parlak güzel ve kaybolmasına asla izin vermeyeceği şeylerdir, bir de Güneş’li havalar, dere kenarları…

Bu da öyle bir şey işte asla kaybolmasına izin vermeyeceğimi bildiği bir kız hakkındadır, zaten ondan başka da kimseye bahsetmedim bundan, bahsetmeyeceğimi de bilir. O yüce değerlerden daha değerli bir şeye inandığım için bu huyumu bir keresinde takdir ettiğini söylemişti, ne de olsa bencildir kuzgun, gene de ben ona pek güvenmem, yanımda olduğunu söyler hep. Ancak bir tek o anladı beni, bir keresinde dedi ki; ayaklarımızı yere sağlam basmalıymışız, Nuh’a ondan dönmemiş, onun çıkardığı sele hiç inanmamış, içimizdeki seli başka biri var etmeliymiş, Eymür’den olduğumu ve ayaklarımı yere o yüzden sağlam bastığımı bilirmiş, ondan güvenmiş bana, ya da içimde parlayıp duran bir şey...