Herkesler bilirdi Diyar-ı Rum’da kaç dervişin hırkasına
bulandığımızı. Bulanık bir havanın tam da ortasında halka halka olurken halk,
kıyaslara dururdu hayatları. Elimde avucumda ne varsa delilerin vicdanı olurdu,
deliler ki akıncılara bile meydan okurdu. Mevlevilerin yakarısı bitmez bir taç
kapıya haykırışları vururdu.
Kentin Rumi yolundan geçerdim her gün, Horasan gibi içimdeki
göçü hatırlar, bir sürgün gibi atımın yelesinden geçen rüzgar, başka kimlerden
kimlere doğru. İşte tam da burada burada bak doğduğum yerde ne denli yakın
olabilirdim bir lah’din ortasından geçen vurguna. Ellerini kavuşturan hisseler,
dökülen tarihi sorgulardı bir Ermeni. Kızılcık kızılcık bakanların ilk sürgünü
karışırdı yanardağlar gibi Soloi. Kent ki bundan ibaret, kimse uykusunda nergis
kokan, kendine öyle bakardı. Bakar dururdu ardına, neydi en güzel olduğunu
düşündüren.
Bir levant gelirdi, bir levant, kimselere bir diyeceği var mı
emin değilim, kesip dururdu bu bakışı Roma. Toprak derdi simgelerle değişir
bilmez misin? Günü geçmiş bir tablettir levanttan kalan, neyi anlatsam nereden
başlasam bir azar. Halbuki kent payandasını çoktan almış. Ayasofya’nın ilk
örneği de burada değil mi? Kimselerden kimse kalmazdı anlattıklarımda,
uykulardan kalkanlar gene o sürgünü sorardı, bizden değil derdim, bak ta
eskiden kimse korsan, ona sor! Kimse bundaki isyan. Dedem o eski küheylan
kadardım çoğun, kibirle vurup duran dehliz, sorgular durur beynimde fırtına,
bir bilmece. Hangi acıya döküldün derdi dedem, beni alıp giderdi. Bu kentin
acısına daha fazla katlanma der, her keresinde uykumdan uyanır, secde eder
dururdum buna.
Kimler kaldı, hangi Cumhuriyet diye sorarken, hangi
uykusuzluk bu, beni uykusuz bırakan uzakta bir adada bile ay doğarken, ay
ıpıssız bırakırken bir kuleyi, ay her şeyi dökerken ortaya, hangi ilden yola
çıkardım, hangi İslam eli, hangi Cumhuriyet diye ona varsam, bütün renkler
silinmiş onda da, terk! Bir kurnazlık mı bu ıssız elimde bırakan kenti. Kendi kendine
olmayan mevsim. Olsun! Ben gene kenti ilkyaza bulardım, taç kapı, rumiler,
palmetler, meander!
Yort Savul!
17/01/2024
Kemal TEKİN