Herkesin olduğu vardır. Benimse beklediğim, hem de Ekim
ayında. Ancak biliyoruz ki Ekim'den sonra kocaman bir kış gelir, kıştan sonra
ne geleceğini ise bu yaşamak kurgusu denen şey içerisinde, düşünmek çok zor.
Yani Ekim'de geçer. Zaten insanoğlu yeni birşeyi bekliyor, yetiştiriyorsa umudu
da belli bir yaştan sonra giderek azalıyor. Çünkü başkaları o beklentileri
yetiştirmeyi başarmış, ürünü teslim almış. Sense küçük bir umudu yeşertmek için
uğraşır durursun, yok öyle bir şey!
Bu yaştan sonra tapılacak bir şey var mı diye bakınıyor
insan sağına soluna ve genelde de başarılı oluyor. Kuralları başkaları koyduğu
için kendini kurallar ve dengeler içerisinde yetiştirmek en iyisi. Pardon
yetiştirmek dedim, böyle bir şey söz konusu değil, kendini yetiştirmiş olanlara
beğendirmek. Ancak insan oğlu küçük bir şey yetiştirmek isterse de dingin
olmalı, çünkü bu mümkün değil, küçük bir olasılık belki. Siz gene de sağınızda
solunuzda gördüğünüz şeylere dikkatlice bakın belirli yaştan sonra.
Belli yaştan sonra insan nelere tapabilir peki. Tapınmak
kelimesi tuhaf mesala, neden tapınmak diye kendi kendime sorduğumda, fark etmeden
herşeyi savunmaya geçmiş olabilirsin, işte tapınmak böyle bir şey olsa gerek. Savunmak
ve geliştirmek. Peki bu yaştan sonra pek çok şeyi savunmaya çalışıyorsan, iyi
bir savunma sporu da öğrenmek gerekebilir. Ya da boşverin kutsal bir alarm,
kutsal bir silah mı edinmeli, dinler böyle doğmuştur zaten. Ya da en iyisi tüze
içerisinde yerini sağlamlaştırmalı. Bu da sizi nereye ulaştırır, hiçbiryere
ulaştırmaz, yaşamak denilen şey zaten ulaşmak değildir. Hikmetli bir kişiyle
yola çıkmaktan bahsedenler yanılıyor. Yaşamak denen şey Hikmetli olanı kendinde
bulmak ve sahip çıkmaktır. Kendinde ki ateşten başkasında da olduğunu bilmek ve
o ateşin hiç sönmemesini sağlamak. Bu kale öyledir. Herşey varlığınla var,
uzakları var eden de sensin, bu kale ve beklemek, herşeyi anlamak, seninle
birlikte olanı savunmak!