Hölderlin'in pek huzurlu bir şair değilmiş, trabadurlar'ın son temsilcisi. Yavaş yavaş, sessiz soğuğa yaklaşırken ben artık en yüce ölümü düşledim demiyordu her halde. Bütün gönencin sessizce yaklaştığını hissettiğinde, çok fazla içinde olduğu Romantizm seni yakaladım Hölderlin demiyordu.
Coleridge ile çok yakınlaşmadığını sıkça görürüm Hölderlin'in. Ancak Hölderlin sıkıntılı halini başka nerede nasıl taşıyacağını çokca düşünmüş izlenimi uyandırır "ben" de. Kişilik çözülmelerini başka nerede nasıl tanımlayabilirdi.
İşte günümüzde karıştırılanda bu olsa gerek, mum ışığında bir yemek ve Coleridge çok mu iyi gidiyor acaba?