Kendimi yakın hissettiğim şairlerle nasıl bir akrabalığım var, bilemiyorum, bu akrabalık Enis Batur kitaplarında ya da başka şairlerin yaşadığı, gittiği “gezdiği” kentlerle netlik kazanır. Şehren’is kitabında da bu belirsizliği, yazınsal akrabalığı daha net anladım, bu akrabalık ne kadar yakın, zaten Şehren’is’i epey geç fark ettim, bu da iyi bir akraba olmadığım anlamına gelir belki, uzakta durmak, kitaplarından gene de dokuncalı olacaktır.
Şehren’is kitabında Enis Batur, bulunduğu kentleri anlatmış, bu kentler bir geziden çok, yaşanan bir hale dönüşmüş (akrabalık yakınlaşıyor galiba), çoğumuz gezdiğimiz yerleri, yemekleri, güzel köprüleri geçişli yerler diye tanımlar, anlatırız, bu hal nasıl olur da yaşanan bir yer haline dönüşür, öyle ya ben bir kenti bile zor kavrarım, zor ısınırım, ısındığım kent, Ankara, Mersin’den başka yoktur, bu içsel bir yolculuk mudur? Enis Batur, dikkatli bir okur olduğunu burada da hissettiriyor, işte, kent, ben, acıların dinginliğini keşfederek ulaştım bu gezi anlatılarına diyor adeta, bu kitapta da iyice ayırtına vardım, galiba, şiirlerininde. Karnaval varken karnavalın yakını uzaklığı, bir şairin ender yaptığı tanımlamalar…
Bu kitap pek çok şair için yazılan, içi boş, afili kelimeler, sallayınca bir şey kalmıyor halinden ne denli uzak olduğunun bir kanıtı. Enis Batur şiirinin ‘gezi yazıları’nın, doğrudan hissedilmeyen, bir başınıza kalınca kabul etmeye çalıştığınız, acılar, sevinçler, eski yeni ansımalarla yüklü olması da bu kitapta dikkatli bir okurca anlaşılabilir.
Şehren’is: Literatür Yayınları, İstanbuli Nisan 2002