
Mersin’in kentleşme tarihi, on dokuzuncu yüz yıla denk gelir. Bağdat, Berlin Demiryolu’nun ve Mısır, Sudan hidivinin başarılı sayılabilecek çalışması sayesinde, Mersin’e yerleşen Arap göçmenleri, Ermenilerin Tarihçesi, Hıristıyanların dini yaklaşımları, Türklerin bu bölgedeki durumunu oldukça karmaşık bir sürece sürüklemiş gibi görünür.
Mersin ve Mezitli Tarihçesi’ni Türkmen Obaları’nı saymadan, Ermenilere, levantenlere, Araplara bağlayanlar oldukça fazladır. Bu neticeye ulaşmalarını sağlayanlar ise günümüzdeki, Mersin Katolik ve Ortodoks Kiliseleri, evleri, Mersin’de dikkate değer, bir Osmanlı yapısının olmaması önemli yer tutar. Ancak unutulmamalı ki, Tarsus dururken, Mersin belirli bir sürece dek ikinci planda kalmıştır. Mezitli’de haliyle bu yaklaşımda adı geçen bir yerleşim olamayacaktır.
Aslına bakılırsa, günümüzde Elvanlı diye adlandırılan yerleşim, bir boyun adıdır. Üç Oklar’dan gelen, Karakeçililer, Sarıkeçililer, Gökçeliler, Avşarlar bu bölgelerde yer alan, oldukça büyük aşiret ve Türkmen Obaları’dır. Bu boyların görece kalıcı yer tutamamaları, savaşlardan kaynaklandığı gibi, velhasıl obalar yazın sıcağında buralara uğramazlar bile…
Tarsus gibi güçlü bir liman bölgesinin bulunması, Mersin’in, Mezitli’nin hakkını yemedi denemez, tarihsel çerçevede ise bu hak yeme, gereksiz bir yaklaşım, uygulamadır.
Mezitli ise, Hıristiyanlar için önemli bir Hacı olma bölgesi içerisinde yer alır, özellikle Katolikler için bölgenin önemi bellidir. Soli’nin ise Kızkalesi ile birlikte önemli bir piskoposluk merkezi olduğunu unutmamak gerekir, değerini bugün yeterince anlayamadığımız Soli tarihte önemli yere sahip olmuştur.
Mezitli’nin Osmanlı Devleti’nin asli unsuru içerisinde önemli olduğunu kanıtlamak, günümüz reel politikasında bir anlam ifade etmez, “ancak gavuru öldür hakkını yeme” ata sözü burada da geçerliliğini koruduğunu unutmamak gerekir.
Mezitli günümüzde değeri oldukça sahip bir yere sahiptir, Mersin için, Mersin’den ayrı düşünülemez. Mersin’in Tarihçesi’de, Kurtuluş Savaşı’ndan günümüze ne kadar önemli bir paya sahip olduğunu gözden kaçırmamak gerekir. Emin Aslan Bey’ler, Tömük’ün Kurtuluş Savaşı’nda bombalanması, tarih kitaplarında yerini alır, yarına kalır. Eminim üniversitemizde yapılan, ciddi tezler, bölgenin önemini tanıtlayacaktır.