Bilinç ne denli önemli. Gece!

Albus Symphonie

Kimi kelimeleri söyleyemeyiz, söyleyemeyeceğimizden değil, karşılığında hangi ‘hiç’in yüceleceğinden emin olamadığımızdan. Kadın şöyle bir şey diyebilir: Hem sen benimle niye saatte bir görüşmek istersin der kadın, sonra özür diler. Erkek susar, söylenecek kelime bellidir. ama bu azar tümcesinden sonra, yeri gelmiş olan basmakalıp cümleyi söyleyemez, bahanesiz görüşmüştür çünkü kadınla, havadan sudana dönüşen bir şey yoktur, herşeyin dışında varolan ‘hiç’denen şeyi varedebileceğinden korkar.

Buna bu korkuya Psikoloji’de de pek çok şey denir ancak, geri dönüp konuşmak istemez erkek, ne de olsa derinde bir duygu Psikoz’un adını bilmezden önce ona ‘gurur’ diye bir şeyi öğretmiştir. Biraz daha kırıcı olmaya çalışmalıdır erkek, ben seni çok…  Ama olmaz kadının diyeceği yanıt bellidir, seninle tanışmıyoruz bile. Ben senden çokkk… Diyeceği yanıt gene bellidir; ben, en yalın yanıt. Hem Mayröcker’in kitabında olduğu gibi Avrupa’nın en güzel kentlerinde gezmez bu yapıntı. Sonunda yalnızca birkaç beğeni, biraz eskil bir yalınlık kalır, kadının bildiğini sanır, oysa yanılır, eski kitapta yazdığı gibi der erkek içinden, Senin, Largo From Sonata!