Mersin Fotoğrafçılar Derneği ile Adana ve Karataş civarına üçüncü gidişim. Üçüncü
kere ziyaret ediyorum, çünkü burada yaşayan ırgatlar Ülkemizde yaşama koşulları
ile ilgili bir değişiklik olup olmadığını anlayabileceğimiz bir yerde hayatlarını
sürdürüyor. Her gittiğimde ise biraz daha yaşam koşullarının karşısında
ezilmeyi sürdüren insanlarla karşılaşıyorum. Suriye’den göç edenlerin de bu
bölgede kaçak ya da şüpheli tavırları beni biraz daha Ülkemiz hakkında yaşama
koşulları ile ilgili korkuya sürüklüyor. Dedikodu düzeyinde bile olsa buralarda
barınan kimi Suriyelilerin bir süre dinlendikten sonra tekrar Suriye’ye
savaşmaya gittikleri, çocuklarımız için korkumu biraz daha arttırıyor.
Bir yıl kadar önce Mayıs ayında yaptığımız ziyarette dağınık halde
bulunan çadırlar belirli bölgelere toplanmış gibi, ancak alt yapı
çalışmalarının eksikliği, Suriyeli göçmenlerin burada barındırılması ve sağlık
sorunlarına çözüm yaratabilecek koşullar ise çok yetersiz. Derme çatma
kulübelerde, çadır ev karışımı ‘çadır evler’de yaşamak ne denli doğru.
Geçen yıl saat başı 40 TL’ye çalışan bu insanların Suriyeliler geldikten
sonra onların kırdığı fiyatla 33 TL gibi bir fiyata çalıştırıldığını söylüyor
buralarda yaşayanlar. Ancak bir şey dikkatimi de çekmedi değil, burada yaşayan
bu insanlarımızın bazılarının çadırlarının önünde ortalamanın üzerinde araç
sayısı da dikkat çekiyor, modelleri de ortalamanın üzerinde olan araçlar var,
bu acaba bir grubun burada daha fazla mı ücret veya oradaki sistemden daha fazla
yararlandıklarını akla getiriyor. Evet Türkiye’de pek çok kişi günlük bu
ücretle çalışıyor, ama bu insanlarımızın daha iyi yaşama koşullarına ulaşmaları
da gerekiyor. Bu tabiatıyla hepimizin daha iyi koşullarda yaşama isteğini de
bir kez daha düşünmemiz için neden. Ve insanlarımıza, özellikle çocuklarımıza
biçtiğimiz standartları düşünmemiz için de…