İnanç kayıplarda değil, uygulayım en
yüksek ulaşılabilirlik seviyesinde görünürde. Ancak bizim ekinimizi oluşturan
ülkelerin çok büyük bölümünde kavga ve ortalarda kan kokusu var. Bu
başkalarınca istenen bir sonuç şüphesiz, demokrasimiz ise almış başını gidiyor, istençsiz uygunsuz.
Türkiye Cumhuriyeti bu denli güçlü olmamıştı belki ama bu güçlü olma hali
değil, Orta Asya’da da bir çok kardeş Devletimiz var, bu olsa olsa fazla yüklenilmiş bir enerji
içeceğinin verdiği yetkinlik gibi biraz gidiyoruz, sonra ne olduğu belli
olmayan bir yıkıntı. 70 ilde birden elektrik aynı anda kesilebiliyor, hâlâ!
Madunlar tarihin her bölümünden bizi
seyrediyor. Bu büyük ekin ne yapacak, nasıl bizlere yardımcı olacak diye. Her
biri belli etmese de Orta Doğu’da bizden yardım bekleyen pek çok devlet olmasa
da millet var, onlarla da çok şey paylaştık, paylaşıyoruz. Ancak küllerimizden
doğacak halimiz kalmadı, çepeçevre sarıldık, Hüma derinlerde, göklerde olması
gerekirken, bizlere yeni şeyler söylemesi gerekirken, başkalarının
derinliklerinden, derin ekininden aldıklarımızla besleniyoruz, usumuz karışık
ne olduğumuzu bilmiyoruz. Biliyor görünüyoruz. Osmanlı ile Devlet-i Hümayun’u
karıştırdığımız gibi, Nizam-ül Mülk’ten bu yana gelen bürokrasimiz aptalca
hatalar yapıyor. Oysa Devlet hep kaldı, o Devleti kuran soylar gitti. Şimdi
uçmakta zorlanan Hüma. Bürokrasiyle ilgili görünürde bildirmeseler de çok büyük
sorunlarımız var. Bürokrasiyi yetiştirenlerin, yalın örneğini KPSS denilen
sınavda görüyoruz. Yetiştirdiğimiz öğrencilerimizi yeniden eşitlik adına, nasıl
bir eşitlik olduğu belli olmayan neticelerle tekrar lise düzeyinde sınavlara
sokuyoruz, ya da onları üniversitelerinde gördükleri, geçtikleri sınavlara…
Devletimiz çoğunlukla acımasız, acımasız olmasa bile her köşeye ulaşamıyor,
derinlerden çıkamayan Hüma, Yağmurda Anka!