Tarih okuyabilirdim; eğer sen meslek
lisesi mezunusun senden puan keseceğiz demeselerdi. Felsefe de okuyabilirdim,
eğer sen meslek lisesi mezunusun demeselerdi. Oldum olalı, Sosyal Bilimler
okumak istedim, sayısal bir bölümü tercih etmedim, etmek de istemedim. Nedenini
anlayamadığım bir düşünce ile bizden puan kestiler, bu puan o günlerde ortalama
“30 puan”a denk geliyordu. Bana söylenen de şu oldu, “siz zaten o okula puanla
giriyorsunuz, sizi eşitleyeceğiz” yüce üst akıl, arada sırada gel de bana
takıl. Evet âlâ bir biçemle bir nesli biçtiler, galiba istedikleri de buydu. “Sizler
bir ara elemansınız, bizim istediğimiz yerde okuyacaksınız.” diye düşünen kafaca
madun, hödük bir usun kurbanı olmak ne demektir. Eğitim dizgesinin içine kolay
yoldan ne yapılabilir. Şimdi düzeltmişler, ne demekse bu düzeltme, başarı oranı
en düşük öğrenciler kayıt oluyormuş artık bu okullara.
Bizim zamanımızda
bozulmaya başlayan, sınavla aldıkları ve puanları yüksek diye kesip biçtikleri
kafalarına göre davrandıkları nesillere gene kafalarına göre davranıyorlar. Bir
de üstüne üstlük bir yeni uygulama daha getirmişler, bu öğrencileri sınavsız
yüksek okula alıyorlarmış. Şunu hiçbir zaman anlayamayacaklar; eğer ara
elemanın yeterince zeki ve kılgı yönü güçlü değilse mimarın, mühendisin de
güçlü olamayacaktır. Kime ne anlatıyorum. İngilizce öğreteceğiz diye çocuklara
dilbilgisi öğreten kaç ülke vardır. Ben yeni konuşmayı öğrenen hiçbir çocuğun
dilbilgisi ile o dili öğrendiğini duymadım, kaldı ki daha çetrefilli bir alan
olan uygulayım bilimleri. Hadi size bolca süzgeç, kolay gelsin!
Not: Müziği de öylesine ekledim, okuyan
olur da sinirlenirse diye, başka türlü bu şapşallık kaldırılmaz. Niye başka müzik, niye
değil diyene ise, bu kafaya bu müzik, biraz da rakı, roka ve peynir, peynir bile fazla. Kesinlikle balık
malık yok onlara!