Bilinç ne denli önemli. Gece!

Elma Şekeri

Elma şekeri, elma şekeri, yeni yapılmış elma şekeri. Yukarıdaki zengin mahalleden aşağı doğru gelen elindeki şekerleri bir türlü bitiremeyen genç, elma şekeri elma şekeri diye dar sokakların arasından geçiyor. Pencereden bakan çocuk ağlıyor, anne bana elma şekeri alır mısın? Anne zar zor yetiştirdiği iki çocuğuna elma şekeri alamayacağını söylüyor, çocuk belki de o güne dek o kadar ağlamamıştır, avazı çıktığı kadar ağlamak onların neslinde çok ayıp olsa da hıçkırıklarını tutamıyor, anne bu duruma çok üzülüyor, yetenekli bir kadın elma şekeri nasıl yapılıyor biliyor.

Hemen şekerle bir şeyleri karıştırıp elma şekeri haline getiriyor fakat elmanın dışına sarsa da yaptığı şeyi, dışarıda satılan şekerlerin dışında kıpkırmızı görünen sağlıksız boyayı evde bulmak mümkün değil, çocuk belki de şımartılmamanın verdiği huzursuzlukla biraz daha ağlıyor, bundan sonra hayatının geri kalanında hep ağlayacağını bilerek belki de son kez bir şey istemenin rahatsızlığıyla bir daha hayattan bir beklentisi olmuyor. Evinden yurdundan uzakta bir kez daha ailesiyle küçük, küçücük dünyasına geri geri çekiliyor. Kim bilir bu kaçıncı kimsesizliği, çocukluğundan gençliğinden beri bu kimsesizliği asla unutamıyor.

Çocuk Yapay Zeka’da ödevinin kabasını hazırlıyor. Ne de olsa ailesi ona doğru soruyu sorarsan birkaç sayfalık ödevin karşılığını almayı öğretti. Üniversite mezunu ebeveynleri ona ödevin kısa yolunu anlatmışlardı ne de olsa, o da cümlelere takla attırmayı öğrenmişti, öğretmeni de çocuğun böylece yapay zekada yaptığını bilmem kaçıncı kez anlamıştı da aldırış mı etmedi. Zeki ve çevresi de iyi olan çocuk,bir yöntem ustası gibi yapay zekanın tek tek sıraladığı tümceleri, paragraf haline getiren çocuk, ah hep öğretmen ödev verse ne harika olur, kolayca sınıftan geçerim diye aklına bilmem kaçıncı kez getiriyor. Belki de ileride sınavları kaldırırlar ah ne güzel olur!

Yapay zekada hazırladığı ödevleriyle üniversite birinci sınıfta da başarısını sürdürüyor ne de olsa hâlâ yeterli birikime sahip olduğunu düşünüyor. İkinci sınıfa geldiğinde bu başarısı düşüyor, üçüncü sınıftaysa iyice geriliyor yeterince iyi not alamamaktan, sonunda anlıyor ki yapay zeka yalnız çok iyi yetişmiş bir lise öğrencisi kadar yetenekli. Daha ilerisi için hakikaten araştırma yapmayı bilmek ve okumak gerekiyor.

Elma şekeri sık sık aklına geliyor bugünlerde, bir üniversite hocası olmuş öğretmenin aklına. Öğrencilerin kağıtlarını okuyor, sınav kağıtları sanki aynı torna tezgahından çıkmış gibi, hepsinde aynı yöntem aynı üslup, sanki yıllar önce sokakta satılan elma şekeri gibi, her katkı maddesi aynı ama içlerinde bir tekinin kendine ait gustosuyok gibi. Yıllar önce annesinin yaptığı elma şekeri gibi değil, ticari bir yanı olmayan yalnız sevgi katılmış şeyi bir kez daha anlıyor ve tekrar nedensiz yere ağlıyor odasında, annesi öleli beş yıl olduğu halde bu travmayı çocukluğundan beri atamıyor sanki bir yapaylık gittikçe kendini daha çok sarıyor. Her şey gittikçe daha da anlamsızlaşıyor. Canı sıkılıyor sürekli bu haline, elindeki telefondan bir sosyal ağa giriyor. İlk karşısına çıkan bildirim: 24 Ocak Kararlarının alındığı 1980 yılında 1 ABD doları 35 TL idi. 44 yıl sonra yine aynı noktaya geldik. 1 ABD doları 34 TL…