SSCB’nin İkinci Dünya Savaşında Almanya’yla anlaşmasının
üzerinden yıllar geçti. Polonya’nın bir kısmını SSCB, bir bölümünü Almanya ele
geçirdi. Tarihi bilmeyen herkes SSCB’yi Faşistlere karşı sanır ama ilk yıllarda
pek de öyle değilmiş demek. Geçen gün Rusların herhangi bir NATO müdahalesinde ilkin
Polonya’ya saldıracağını söylemiş Putin. Kırım, Ukrayna, Polonya ve ardından
Almanya sınırları. Bu pek de tarihin değişmediği anlamına gelir değil mi? En
azından akronik bir bağlamın tarihte söz konusu olmadığını yazabilirim.
Geçen gün Hölderlin Yazı adındaki şiirim aklıma geldi, bu
yukarıdaki paragrafta yazdıklarımı görünce haber kanallarında. Hölderlin
Romantik dönemin önemli şairlerinden ve çoğunlukla millet olmak vatandaş olmak
gibi önemli tanımlamaları şiirine getirdiği bilinir. Hatta Hitler için de önemli
bir şairmiş, bunu yeni öğrendim. Ben Hölderlin’i okuduğumda üniversitedeydim ve
pek de bana seslenmiyordu. Hölderlin’i daha çok Alman şiirinin önemli bir
temsilcisi olarak belleğimde ve okumalarımda gördüm. Zaten çeviri şiiri ne
denli yaşantımızda bir yere koyabiliriz ki. Fakat vatansever, kopkoyu bir
vatansever olması epey dikkatimi çekmişti. Bu vatanseverlik ne denli önemli
bilemiyorum.
Benim dikkatimi çeken şeylerden biri gene Hitler’in
yaslandığı devasa ekinsel bağ oldu. Bu vahşet kralının ardından adeta onu
kovalayan devasa bir Alman ekini de sanki onu bu b*k çukuruna itmiş iyice ikna
oldum. Kültürel yaptırımlar sen bunları atlayamazsın diyerek, tutmuş onu bu
çukura iteklemiş. Hitler’in zeki olduğunu düşünürdüm arada sırada ancak onun
zeki olmaktan uzak olduğunu bir kez daha ardındaki ekolü izlediğini, onu besleyen tek şeyin bu devasa Alman ekinini
tamamen vahşete, aklının yalnız vahşete çalışan ve tamamen hatalı yorumlamaları
yüzünden buralara geldiğimize inandım.
Hitler’in Der Blue
Reiter grubuna girmeye çalıştığını ama bu grupta bir ressam tarafından
aşağılandığı da söylenir. Bu kent efsanesi mi bilemem ama Akademi’ye alınmamasının en önemli nedenin insan sureti çizememesi
olduğunu söylerler. Bu ağır ruhsal hastalıklı adamın kendine ait kültüre hayran
olması ve onu yeniden canlandırmaya çalışması müzikten, resime, resimden
felsefeye pek çok alanda hayranlığı olduğunu bilmemek olasılık dahilinde değil.
Hatta Nietzche’nin yakınlarını evlerinde ziyaret edecek ve onlara çeşitli
imtiyazlar tanıyacak kadar felsefenin de içinde bir tuhaf deli. Wagner’ın
ailesiyle de dostluğu bulunduğu, Heidegger’le sohbetleri olduğunu söyler kimi
kaynaklar. Daha sonra modern resim sanatını aşağılamak için müze kurdurduğu da
bilinir.
Hölderlin Yazı’nı yazdığımdan beri üzerinden yirmi yıla yakın
geçti. Hölderlin’in etkileyici ve yakıcı bir alanı olduğundan elbette
haberdardım. Şimdi daha çok veri var elimde. Bu bilgiler olasılıklar dahilinde
değil artık yazılan şiir de. Ben kendime ait ulusalcılığımızın bir çok damardan
var olduğunu görmüşüm gencecik yaşımda ve hepsinin bir alanda tıkandığını
düşünerek yazmıştım. Kimi Mevleviler’den vb hareket eder, kimi Masonlardan vb,
kimi İttihat Terakki’den vb, fakat ulaşılan mevki genelde bir ağacın dalı
olarak değil ayrı ayrı bir varoluş
olduğu için zerre bir yere ulaşamayız. Devlet olmanın da yolu bir başka oldu
görünürde. SSCB’nin Almanlarla anlaşmasından bu yana pek de Dünya’da değişen
yok!