Bilinç ne denli önemli. Gece!

Bilim: Sanat Tarihi ve Fotoğraf

Theôria sözcüğü, horaô eyleminden gelmektedir. Horaô “görüyorum” demektir. Theôria ise bu bağlamda “görülen” demektir. Ayrıca, tasarım dikkat, merak, görülenden duyulan sevinç, düzenlenen dinsel kaynaklı şölenlerde seyirci olmak, tapınaklarda geleceği bilen kahinlere soru sormaya gitmek anlamları var… Olağan ki düşünme, derin düşünme, araştırma anlamlarını da taşıyor. Teoride görme Osmanlıca’daki “nazar” nazariyat sözcükleri de benzer durumu dile getiriyor.


Eski çağlarda, sözcüğün kökeni buralara dek ulaşmış ve Ahmet İnam’da bu şekilde açıklamış. Türkçe’de ise bilgi, bilim sözcüğünün kökeni bügü, büyü sözcüğüne dek ulanabilir, ulaşabilir. Bilmediğin, bilmek için çabaladığın şeyi gene görüntü olarak elde etme çabası, var etme çabası önemli bir yere sahiptir.


Sanat Tarihi ise kendini, tarihten kendini, bilinen bir tanım olan “maddi kültür eşyasının incelenmesi” bağlamında ayırır. Bu yaklaşımıyla, sosyal bilimlerden çok, fen bilimlerine yakındır, deney yapılan nesne olması onun bu fen bilimlerine yaklaşmasını sağlar. Bu da Sanat Tarihi’nin gerçek bir bilim dalı olma yolunda hızla ilerlediğinin tanıtıdır,


Demek ki bu görme işlevini, bilimin temelinde, teori, kuram temelinde aramak, sözcük bağlamında doğru, yeterlidir, ancak bilimin sosyal bağlamı gerçek bir sonuç elde etmenin yanı sıra, nesnelliğin ötesine gidebilmektir, işte bu bağlamıyla, sosyal bilimleri de kapsar, ancak teori bağlamı, gene Sanat tarihçisinin işlevsel yanı ve dünyaya bakışıyla ilintilidir. Bilim ve fotoğrafın bu denli birbirine yakın olması ise, -ölçülebilir, denetlenebilir olana- özenle incelenmeli bu yaklaşım dikkate alınmalıdır. Yoksa tarih bilimiyle çokca karıştırılır.