Orta okul yıllarımdan beri fotoğrafçılığa meraklıydım, daha doğrusu, sanatsal, artistik diye genelin nitelendirdiği türe. Yaşadığım kentte, Canon’un bir bayisi vardı, bayinin önünden geçerken, hayran hayran, ancak nedir, ne değildir bilmeden makineleri seyrederdim. İyi bir makine edinmek ise, üniversite yıllarında, biraz da okuduğum bölümün zorlamasıyla –mimari çekimler için- fotoğraf çekmeye başladım, fotoğraf gerçeğine ilk adımlarımı attım.
Bir karne anmalığı, bir yeni yetme genç için kanımca bulunmaz bir özelliktir diye hâlâ düşünürüm. Benim açımdan, olanaklarım el verse bile, profesyonel fotoğrafçılık geçti, o merakım gittikçe, hobiye, uygulayımın –teknoloji, technic- el verdiği bir nimetlerden faydalanmaya dönüştü. Hiçbir zaman öyle çok pahalı bir makine istemedim, olanaklarım el verse bile profesyonel olmayı düşünmediğimden, çok ayrıntılı bir makineyi de tercih etmem. Diyaframıyla, enstantanesiyle istediğim gibi oynayabileceğim, olanakları zorlayan makineler artık hedefi on ikiden vuranlar… Şimdi bu yazının birincil ereğini anlatma yeri, zurnayla ilgili bahis.
Bir makine elde etmenin ilk koşulu, evet, her zaman ki teknik konular gibi, maddiyatla bağlantılı. Günümüz koşullarında, on bin dolara bütün techizatlarınızı tamamlayabilirsiniz, ancak gerekli midir, oldukça yüksek bir rakam. Kanımca üç ana öge hobi fotoğrafçısı için yeterlidir.
-Bir makine (power shot da olabilir, ancak power shot seçerken dikkat edilecek noktalar var, örneğin, vizörlü olması, sekiz megabaytlık minumum miktar, ISO’su, mümkünse pilli olması –ederi etkileyen unsurlar- bu özellikler diğer makineler için de önemli, ancak miktarları pahalı olduğundan dslr makinelerin yanında sunulur bu özellikler…)
-Bir üç ayak, tripod
Power shot makineler, yüksek zoom özelliğine sahipler, ancak diğer dslr makinelerin seçim tuşları, celvin ayarı, bu makinelerde bulunmayabiliyor, bu da makinenin daha ucuz olmasına olanak sağlıyor, zaten tercih edilmelerinin bir nedeni de bu. Batarya sistemleri, objektifleri, arttıkça, yazılımın yanı sıra, makineye eklenen yan masraflar. Makinenin vizörlü olması ise, pilin bitmesine yakın, ekranı kapamaya yarıyor. odaklanma düşük enstantane de daha çok gerekli; işte bu anlarda bir üç ayak, tripod gerekli, gece çekimi, düşük enstantane çekimlerinde, olmazsa olmaz özellik, en azından, doğallık isteyenler için. Yüksek ISO değerleri, yüksek çözünürlük gerektirir, -eski makinelerde 200, 400 asalık film kullanılırdı, gece çekimleri için- bu da fotoğraf için hoş değil…
Bu belirtilen özellikler yanında, bir photo shop izlencesi, fotoğrafı istediğiniz gibi düzenlemenizi sağlar, meraklısı, HDR çekimleri genel ağdan araştırabilir. Photo shop programları çok pahalıdır, piyasadan dilenirse bir şekilde ediniliyor, bu, bir fotoğrafın doğallığını bozan bir ögedir, unutulmamalı.
Makinenizi edindiniz, örneğin ucuza vizörlü, pilli, manuel çekim yapabileceğiniz bir power shot buldunuz, üstüne bir de tele objektif (convertar) edinebilirseniz, sizden şanslı, hobi fotoğrafçısı yoktur, inanın, 10x bir tele objektifle, istediğiniz kişiyi, yanına sokulmadan on metreden çekebilirsiniz, -ancak fabrikanın üretimine bağlı tele objektifler, power shotlar için- istediğiniz pozu elde edebilirsiniz, şimdi zaten, bu özellik çoğu power shot da var, unutmamalı ki, mimari çekimler için geniş açı, objektif en uygun olanıdır, yani neyi ne için kullanacağınızı, önceden araştırmalısınız, gene de Allah kimseyi, Dslr, Nikon’suz, Canon’suz bırakmasın.
