Fotoğrafı arada sırada sanat yanı ağır basan bir yaşama biçimi olarak düşünürüm, hafta sonları sokağa çıkıp bir şeyler çekmekle kıyasladığımda ortaya çıkar bu yaklaşım. Sanat her zaman bireyin ortaya koyduğu bir varoluş gibi tanımlana gelmiştir, farklı bir bakış gerekir sanat için, eskiden beri bu, -hep- uslamlamaya vurulsa bile böyle olagelecektir. Bunda ayrıksı manzara fotoğraflarının, ayrıksı insan görüntülerinin katkısı şüphesiz fazladır. Sanatı ise biraz daha somutlaştırmak gerekirse, Caspar David veya başka bir ressamın resminin yinelemesini makineyle ortaya koymak fotoğrafın sanat yönünü kurcaladığı gibi, gerçeğin bağıyla yakınlığından dolayı görsel sanat için vazgeçilmez bir alan oluşturmuştur.
Tartışmalar şüphesiz, çeşitli filozofların görüşlerinden destekle de sürdürülebilir. Fotoğraf burada ekmeğini fotoğraftan kazanan fotoğrafçılar içinse, yaşamın tam ortasında yer alır, çoğunlukla bir hafta sonu uğraşından çok, yaşamın bir dizi anının oluşturduğu, gerçek denen anlar toplamını ifade eder, bu gerçekte yaşamın tam merkezinde yer alır.
Şiire göre fotoğraf neden geri planda kaldı diye arada düşünürüm, acaba uygulayımsal üstünlüğe merak mı, pek o denli yalın değil konu, bunu Magnum Fotoğrafçıları’nın genel ağdaki sitesinde bilmem kaçıncı kez gezinirken bir kez daha fark ettim, bu fotoğraflar otuz dört yıldır, bir şekilde benim yaşantımın içindeydi. Televizyonda, dergilerde, gazetelerde hep anılarımla, gerçekliğimle otuz dört yıldır var oluyordu, ne demek istediğimi siteye girip arşiv bölümünden fotoğraflar incelenirse daha net ortaya anlaşılacaktır, şüphesiz.
Şiir ise yaşantımızın içine bu denli giremedi, ne yazık ki, ben işte şu şiir çocukluğumdan beri beni takip eder diyemiyorum, şu şiir altmış sekizleri anlatır, simge haline gelmiştir, şu şiir İkinci Dünya Savaşı’nın en canlı durumunda yazılmıştır diyemiyorum, çünkü yok! Ön plana çıkan gazetelerde, dergilerde yer alan, çocukluğumdan beri beni takip eden şiir yok!
Magnum Fotoğrafçıları yaşamı, kültürel yaşamın mirasını çok iyi taşımışlar, şiir kültürel yaşamı şüphesiz şekillendirmiştir, ancak bu fotoğrafçılar kadar başarılı olamadık galiba, bunda şairlerin hataları az, biraz da görsel, yazılı basın düşünsün, belki beni o günler geldiğinde Magnum Fotoğrafçısı yaparlar, bunu cidden çok isterim. Yoksa şiir öyle bir şekil almış mıdır ki, böyle gelmiş böyle mi gider?
Tartışmalar şüphesiz, çeşitli filozofların görüşlerinden destekle de sürdürülebilir. Fotoğraf burada ekmeğini fotoğraftan kazanan fotoğrafçılar içinse, yaşamın tam ortasında yer alır, çoğunlukla bir hafta sonu uğraşından çok, yaşamın bir dizi anının oluşturduğu, gerçek denen anlar toplamını ifade eder, bu gerçekte yaşamın tam merkezinde yer alır.
Şiire göre fotoğraf neden geri planda kaldı diye arada düşünürüm, acaba uygulayımsal üstünlüğe merak mı, pek o denli yalın değil konu, bunu Magnum Fotoğrafçıları’nın genel ağdaki sitesinde bilmem kaçıncı kez gezinirken bir kez daha fark ettim, bu fotoğraflar otuz dört yıldır, bir şekilde benim yaşantımın içindeydi. Televizyonda, dergilerde, gazetelerde hep anılarımla, gerçekliğimle otuz dört yıldır var oluyordu, ne demek istediğimi siteye girip arşiv bölümünden fotoğraflar incelenirse daha net ortaya anlaşılacaktır, şüphesiz.
Şiir ise yaşantımızın içine bu denli giremedi, ne yazık ki, ben işte şu şiir çocukluğumdan beri beni takip eder diyemiyorum, şu şiir altmış sekizleri anlatır, simge haline gelmiştir, şu şiir İkinci Dünya Savaşı’nın en canlı durumunda yazılmıştır diyemiyorum, çünkü yok! Ön plana çıkan gazetelerde, dergilerde yer alan, çocukluğumdan beri beni takip eden şiir yok!
Magnum Fotoğrafçıları yaşamı, kültürel yaşamın mirasını çok iyi taşımışlar, şiir kültürel yaşamı şüphesiz şekillendirmiştir, ancak bu fotoğrafçılar kadar başarılı olamadık galiba, bunda şairlerin hataları az, biraz da görsel, yazılı basın düşünsün, belki beni o günler geldiğinde Magnum Fotoğrafçısı yaparlar, bunu cidden çok isterim. Yoksa şiir öyle bir şekil almış mıdır ki, böyle gelmiş böyle mi gider?