
Sanat Tarihi Bölümü’nde okumaya başladığımda, Sanat Tarihi bilim dalının fotoğrafla çok fazla iç içe olduğuna tanık oldum. Dialar olmasa Sanat Tarihi sadece kurgu veya yavan bir hale dönüşebilir hiç kuşkusuz.
Okula başladığım ilk günden itibaren bu “maddi kültür eşyaları” nasıl fotoğraflanır diye çok düşündüm. İlkin derslerde adı geçen fotoğraf, çekilen nesnenin tam karşısında kişinin nesneyle arasındaki mesafenin doksan dereceden çekilmesiydi. Derslerde anlatılan, anlatılması gereken yapıyla bu yaklaşım, nesnenin tanıtılması için en doğru yaklaşım şüphesiz.
Çekilen nesne, mimari yapı devasa bir düzlem, mekanda ise ne yapmalı, örneğin bir yapı külliye, veya son cemaat yerinin karanlıkta kalması… İşte asıl sorun bu “devasa” yapı, bilimsel bir biçemle nasıl çekilecek ve öğrenci bu binayı nasıl tanıyacak dialardan. İlk etapta ışıklandırma yapılarak, çeşitli photo shop programlarından yararlanılarak –HDR dönüştürme, panaroma, ton ayarlarıyla oynama vb.- yapılardaki ayrıntı tanımlama düzenleme işlerinin üstesinden gelinebilir, ancak detay çekimleri için gereken biçem, bakış farkı eğitimi sıkıntılı hale getirebilir; ne de olsa bilimsel bir çalışma yapılmakta, bu çalışma olduğunca görüneni olduğu gibi aktarmalı ki, sıkıntılar azamiye insin ve doğru bir yapı tanımlaması düzenlenebilsin.
Örnek fotoğrafta ise başka kaygılar hemen göze çarpıyor. İlkin netlik, ayrıntılar ön plana çıkarılmış. Uygulanan teknik ne denli başarılı, kendi fotoğrafım olduğu için yorumlamayacağım.
Sanat Tarihçisi gözüyle bakılırsa fotoğrafın çekildiği açı tartışmalı bir hale dönüşebilir, bunun birinci nedeni yapının iki yüzü ortaya çıkarılırken, kuzey ve doğu duvarları görülmüyor. Bu da “sanatsal” kaygılar dışında, bilimsel kaygıların geri planda kalmasının nedeni oluyor.
Evet, şimdi Sanat Tarihi’nin bir bilim dalı olduğu bu noktada Sanat olma hali karıştırılabilir. Yani Sanat Tarihi sanatçı yetiştirmez, bilim insanı yetiştirir. Sanat Tarihi’nin sanatla ilgisi vardır, bu bağ ne denli ölçülü olursa Sanat Tarihi o denli pozitif bilimlere, sosyal bilime, sanata hizmet eder. Bu adı geçen biçem kaygıları umarım kısa zamanda, öğretim görevlilerimiz tarafından çözümlenir ve İlk öğretim okullarında, okullarda da, bu bilim dalına daha çok yer verilir.