Pek çok kez
çocukluğumuzla/geçmişimizle ilgili kısa bir ânın yaşantımızın ‘derin’ bir
yerinde olduğunu hissetmişizdir. Bu demek ki felsefi bir birikimden çok
patolojik bir durumun belirtisi olarak karşımıza
çıkar. Bu karşılaştığımız durum Blumberg’e göre “harfiyen anlaşılmış bir
kurtarılma vaadi” dir. Biliriz ki bir “Hababam Sınıfı” filmi
patolojik/psikolojik olan ‘ortak anı’mızın kurtarılmasıdır, geçmişi yeniden
tecrübe etme isteğimiz bundan kaynaklanır.
Kaç gündür
televizyonda bilmem kaçıncı şehzadenin ‘yüce imparator ?!’ tarafından
öldürülmesine tanıklık ediyorum. Önemli varsaydığımız veya Ben öyle
sanıyormuşum kişiler bir diziden bahsederek haber bültenlerinde zamanımızı
kurcalıyorlar. Toplumumuz, demek ki bu kadar geriye gidebildiğine göre ‘ortak
bilinç’ oluşturabilmiş, ortak tarihte oluşturabilmiş, gerçek ah gerçek,
kronolojimiz ne kadar hasta, yeter ki geçmişteki erkimiz vaat edilsin. Hababam
Sınıfı’nın yaramaz çocukları haklı mıydı yoksa tembellik konusunda?
Çizim: Ertem
Eğilmez’in doğum günü için yapılan google şeysi…