
Haydarpaşa Tren Garı'nda bir kaç kere yanlışlıkla indim, güya, Kadıköy Rıhtımı'na geçecektim, nasıl olduysa bu hata üç-dört kere tekrarlandı. O günden beri, Tren Garları'na bakışım, düzenin dışında, otantik, hatta, nostaljik bir bağa dönüştü.
Çoğu kişi, Tren Garları'nı Romantik hatta özel bulurlar, benim bakış açıma göreyse bir devamlılığın simgesiydi "Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan." İşte öyle bir bakış açısının hataya dönüşmesi. Aklın bir yanılsama olması şimdi tuhaf geliyor. Herşey eğri gidermiş de, trenden inenler, düz bir yoldan geldiler, düzeltecekler, en azından başka bir ihtimalleri, yolları yok başarmak zorundalar. Çok saçma olan bu görüşüm, beni belki de istemeden, bilinçaltımı etkilemişti, öyle ya, öyle olmasa bir hata üç-dört kez yinelenmez.
Koskoca ovada yol alan bir trenin artık o kadar önemli bir bağı, yalnızca Plato'da seyreden bir yok oluş açısı, neden mi, herşey farketmeden, ecelsiz ölüyor.