Bilinç ne denli önemli. Gece!

ALAKÖPRÜ




Köprüler, eskil çağlardan günümüze, simgesel anlamı yüksek bir metaforu temsil ediyor. Haliyle bir yer ile öteki yer arasındaki bağlantıyı oluşturur, köprü. Ancak bu metafor, ölümle yaşamı da temsil edebilir. Eskil Çağlar’daki metafor budur. Gerçek anlamda ise kale tipolojisi ve hendeklerin birbirlerinden ayrıldığı eski devletlerin, klanların, ötekiyle birleşmesi, biraz da bilgisizce bir yaklaşımla, yeniyi, olağanüstüyü görme ifadesinde kendini bulur.

Ölümle bağdaştırılması da, kendinden vasat durumdakiyle karşılaştırma anlamına gelir.

Eski köprülerin, özellikle taş köprülerin, fiziki koşullarını güçlendirmek ereğiyle yapılan ise, her iki yönde de, orta alana doğru yükseltilmesidir.

Ancak ben bunları bilmezden evvel, yani köprünün dinamizmini korumak için meydana getirilen şekli öğrenmeden evvel, handiyse köprünün diğer tarafında bir şey bulacakmışım gibi gelirdi.

Bu biraz da, heyecanla, ulaşılmaya çalışılanla bağlantılıydı. Böylece her çocuk gibi, söylence dünyasına bağlı olduğumu, bir kez daha anımsadım.

Alaköprü’nün çok büyük bir önemi var. Anadolu Selçukluları Dönemi’nde, belki de daha önce yapılan, onarılan bu köprü, Anamurun Türkleşmesi’nde, hatta, Alanya Yöresi’ne, Karaman, Konya üzerinden açılım sağlamada yeri çok büyük.

Burada, bu köprüden, bu ilçemizin güzel yaylalarına dolaşarak gelenlerin, birer söylence yarattıkları, benim açımdan söylenebilir. Bu bir geçmişe olan bağ değil de, çocukluğun yeniden bilerek yaşanması.

Günümüzde bu bağ, iyice söylenceye dönüşmüş durumda. Çevre ile bağ, başka yolların, açılımıyla, kendiliğinden, çocukluğun abartılı, abartılan kahramanlarına dönüşür.(Kara Murat’dan, Conan’a gibi.). Şimdi gerçek birer yoksunluk. Böylesi daha iyi, bu bağ, köprü iyi sonrasını biliyorum.
Ben köprüden rahat geçiyorum, özür dileyecek kimse yok!
Fotoğraf: Facebook’dan Anamurlular grubundan.