Bilinç ne denli önemli. Gece!

Hilmi Yavuz

On dokuz yaşımdaydım, Tanrım o dizeler nasıl dizeler, dönüp dönüp okuyorum, ilk kez okuduğum, ancak fırtına gibi şiirler. Tabut kara ciltli bir kitaptır, Bakış kuşu, hüzün ki en çok yakışandır bize… Nasıl şiirler, nasıl dizeler, işte böyle bir hayranlıkla okudum Hilmi Yavuz’un şiirlerini, Celal Soycan sayesinde.


Hilmi Yavuz Şiiri’ne hayranlığım, ilk gençlik yıllarım kadar olmasa da sürer, ne de olsa ilk farklı şiirleri onun sayesinde okudum –buradaki fark okul kitaplarıyla ilintili-. Sonraki yıllarda uzaklaşmaya başladım, Hilmi Yavuz Şiiri’nden, bunda onun, Osmanlıca’yı tercihi, Doğu’ya bakışı, gelenekle kurduğu bağ gibi etkenler oldu.


Hilmi Yavuz gibi Doğu’yu anlayamam, çünkü Adana’dan öteye gitmedim, o kültürü bilmem, o kültürü anlatmam, yapay olur. Osmanlıca ile aram hiç iyi olmadı, bir yığın Osmanlıca sözcük ezberledim: Osmanlıca Sözlük’ten, ancak ağdalı, ağızda söylenirken/okunurken, yayılan kelimeler hoşuma gitmiyor. Okul’da da zaten, nefret ettim Osmanlıca’dan. Gelenekten söz ettiler, Özdemir İnce ile birlikte, doksanlarda, başta Varlık Dergisi olmak üzere, pek çok dergide tartıştılar, şiirde geleneği. O yaşta –yirmi, yirmi iki,üç-, birbirlerini neden eleştirdiklerini anlayamazdım; gelenek bağlamında tartışmalarını da anlayamazdım, o günün tartışmalarından dolayı, gelenekle ilgili sorular kafamda gittikçe büyüdü. Şairin/şiirin geleneğe bakışı gibi kanımca anlamsız yaklaşımlardan dolayı, gittikçe uzaklaştım bu yaklaşımlardan…


Hilmi Yavuz: Gerçekten ‘iyi’ bir şairdir, kaç şair, kendi şiirlerini ‘beğenen’ ‘çıraklar’ını, öğrencilerini sonuna dek destekler, destek gereksiz diyebilirsiniz, bence gerekli, ‘usta’ şu şiiri bir inceler misin dediğinde ‘çırak’, bir çok şair burun kıvırır, şair kendi yolunu bulur der, zaten şiiri götürdüğünüz kişi, başka dünyalarda havalara girer, şiiri götürmenizle. Hiçbir şiirimi götürmedim, Hilmi Yavuz’a, ancak ben de, genç şairlere, şiire yeni başlayanlara, hep “açık” izlenimi uyandırır; haliyle Hilmi Yavuz Şiiri’ne yakın olana, bilemiyorum.


Hilmi Yavuz’un, Şiir İncelemeleri’de hep yerindedir, acımasız eleştirileri biçeminin içinde saklıdır. Şiirlerine yaklaştığı gibi ‘estet’ yaklaşır eleştiriye. Yalnız son zamanlarda bir sorun var, Hilmi Yavuz Şiiri’nde. Yavuz, ustalığına sığınır gibi, sanki takip ettiği, büyük şiirden uzaklaşır gibi, fazla teknik, ustalık göz kamaştırıyor, hani kendini tekrarlıyor denir ya, işte öyle bir şey…