Bilinç ne denli önemli. Gece!

Mutlak yanılgı ve sait faik

Her saatin yenilgiye dönüştüğü zamanlarla ilgili hikayeler anlatmak, görünür ve seyredilir hayatın en tuhaf dünyası. Bir yığın sahte politik olgunun yanında. Müziğin mutlak yanılgısı da burada saklı.


Bir hikaye oluşturur gibi tutumu kendinde saklı, bir yığın güncel olaylar, yaşanıyor, müzikte buna eşlik ediyor. Çok sıkıntı, biraz arabesk, çok gürültü biraz dımtıs. Bir yaşamın dönüşüne ilişkin ne var, hiç!


Her gün neden yazıyordu, Sait Faik, her gün yazıyor muydu? Bir bilinç kayması yaşanıyor, sığınılan tek alan değil yazı, zaten tek alan olsaydı, daha kültürlü bir toplum olurduk. Hiçbir anlam ifade etmeyen şeyler o kadar fazla ki, bir yazar dünyasına girmek, gereksiz, havada bulut olduğunda yağmur yağar, kızarmış domates varsa, pazara götürülür, ya da afiyet olsun… Havadaki Bulut, kızarmış domatesler, Sait Faik’e aitmiş, bir tarlanın yanından, bir otomobil, dımtıs, dımtıs, müziği ile geçerken bir kez daha kavrıyorum.


Müziğin elektronik cihazlara girmesinden beri, çok zaman geçti. Hâlâ da zaman geçiyor, Sait Faik’in üzerinden geçen bir zaman, onu kullanan yazının geçtiği bir zaman. Binalar kendiliğinden haykırabilir…

Sanı yok artık, bir şeylerin iyi gideceğine ilişkin. Sait Faik’in dünyasında da iyi gitmiyordu, bir şeyler. Ne yazık ki düzeleceği de yok.


Sait Faik’i çok daha iyi anlıyorum. Müziğin olmadığı, televizyonun, kimsenin olmadığı bir zamanda çok mu daha zordu hayat? Zorluğunu sürdürdüğüne göre pek bir değişiklik yok.


Teknolojiye inanmasam çıldırırdım diyor, büyük insanlık, sevecek pek bir şey de yok, yazıyı bile…