Bilinç ne denli önemli. Gece!

İçimdeki şiirin uykusu


Dağlarca, “İçimdeki Şiir Hayvanı” der, birazcık onca şiiri nasıl yazdığını açıklamak ister gibidir, adeta…

19.yy’ın Romantizmi, modern zamanlara karşı çıkar, sonraları karşı çıktığı modernizmin, Post-modernitesinin yol göstericileri arasında yer alır Romantizm. İnsanın imge dünyasını savuran, onu Ortaçağ’a, agnostik zamanlara götüren Romantizm, iç içe geçen devasa öyküsünde insanlara yeni ip uçları sunar, şiir için. Modern zamanların insanları, haliyle bu ip uçlarından paya sahip olurlar.

Şiir: Gerçek Şiir, Özdemir İnce’den öğrendiğimize göre, birikimle daha varsıl yerlere ulaştırır, kapılar açar şaire, şiirine. Şairin yolculuğu tabir yerindeyse “gelenek”in bilinmesiyle kendini tanır, gelecekte şiirini şekillendirir. Şiir, gerçek şiir oluşur böylece.

Doğasıyla varolan şiir, iklimin dışına bilgi, bilmekle ulaşır. Coğrafya’nın, yanında, Tarih, Felsefe, Sosyal Bilimler, Pozitif Bilimler şiirin gerçek paydasını oluşturan alanlardır. Romantizm’de olduğu gibi, “imgelem dünyasının gülü” olmadan yalnız. İnsanlar bu paydanın önemini anlarlar, önemini kavrarlar, işleviyle yol alırlar, dilin alanlarını sorgulamakla kalmazlar, gerçek uygulamın ne olduğuna değgin fikirler edinirler.

Geleceği olmayan daha doğrusu, fikrin içinde, etrafında yer edinmeyen şiirler elbette var olacaktır, bu şairler elbette yetkin şiirler oluşturacaktır, “bir şey”i yüceltmek şairin, şiirin görevi değildir, ancak. İnsan temelli, yaşam temelli şiir önemlidir, tarihsel çerçevenin içinden günümüze ulaşan, ya da günümüz uygulayım alanından, geleceğe adım atan şiir. Bunlar çeşitli defalar çeşitli kereler yazıldı, söylendi, Mimesis’in tehlikeli olduğunu unutmamak gerekir. Önemli olan yaza okuya, bir “refleks” oluşturabilmektir, yaza yaza değil, yoksa bırakalım içimizdeki şiir uykusunu sürdürsün, kimsenin daha yetkine ulaşmak gayreti yoksa yazdığımız dili kirletmeyelim. “Hiç kimse yazarak yalnızlığını azaltamaz…”