Deleuze ve
Guattari biraz da modernizmin bir düzensizlik olduğunu, bu düzensizliğin ise
insan organizmasının sağladığı müthiş oluşumuyla “abstract machine” adını
verdikleri soyut bir makineyle dengeye ulaşabileceğini, birey olabileceğini
söyler.
Esasında başı
bozuk bir dengeden de bahsederler ve günümüzde postmodern adı verilen eprimiş
bir söylemin kliğini oluşturur bu iki filozof. Ne de olsa, ne denli soyut da
olsa bir makine arızalanabilir. İşte günümüzde fotoğrafa yaklaşımda elimizde
kalan pek çok şey tükenecek, arızalanacakmış gibi, buna rağmen pek çok şey
yapabileceğimizi iddia ediyoruz, pek çok şeyi tüketmemizde bundan kaynaklanıyor
olsa gerek. Pek çok kişinin arşivi var bu arşivlerden geriye ne kalıyor,
kalacak.
Eskiden –çok
eski değil- bir yazı yazılacaksa, bir dosya bütünlüğünü düşünen pek çok
yazarımız, şairimiz, fotoğrafçımız vardı, hâlâ varlar ancak, şimdi genel ağ
(ınternet), sayesinde herhangi bir yazı her hangi bir dosya anında
paylaşılabiliyor. Klasik sandığımız her şey modern olabilir, modern sandığımız
her şey post modern, yeter ki soyut makinenin işine yarasın. Ancak böyle olunca
sanat yapıtından şüphe etmek için çok daha fazla veri var elimizde ve sanat
yapıtını gerçekliğini anlamak için bilgi. Bireyin tarihi bu zamanlarda,
toplumun tarihinin çok önüne geçebilir, eskidende böyleydi –çok eskiden- Da
Vinci topluma malolan birey örneğinde olduğu gibi. Ancak biliyorum ki deha ile
sanat arasındaki sac ayağının üçüncüsü deneyim de olabilir, başka bir şeyde.
İşte bu madunlar var bu fotoğrafta, belki üçüncü sac ayağı. Güçlü görünmek,
için çabalayan nedir, “abstract machine”. Oysa hepimiz “müthiş” olmak için
çabalarız, zamanı anlayana dek. Fotoğraf makinesi hep güçlü olmamızı sağlar,
yeni ve eski arasındaki bağ.
Anafot: Bu sitede daha fazlası var...
Anafot: Bu sitede daha fazlası var...