İşlevsellik: Dışarıdakilerin
yaşamın ucundan tuttukları söylenir. Sonuçta, dışarısı taşradır, içimizdeki
taşralardan kimseler söz etmez ya! İçeride olana dışarıda olandan daha çok
değer vermişizdir. Tarih içrek olanla bağı sorgulayan vakanüvisler ve iyi-kötü
arasındaki Müthiş Göç’ten söz eden yıkıntılarla doludur. Normallik diye bir şeyden bahsettiğimizde, karşımızda Barabbas
vardır, sonuçta iyi ile kötü arasındaki tercihten çok, normal ile anormal
arasındaki bir kelime yığılması, anlam kaymasıdır bu abnormal denen.
İstencin bir kopuşundan söze
gireyim; kendi içimizdeki yanılsama ile bakılırsa yaşamak denen uğraşa, gömütün
içinde olmak, kendimize olan saygımızın ötesinde, bilinmezi başarmaya çalışmaktır
bu, kim ister dışarısını. Gömülmek. Sonuçta hepimiz bir yazıtın parçası olmakla
korkutuluruz. Kent hep içeriden dışarıya doğrudur, öyle sorgular kent, ne kadar
karşı çıksak da yetişme tarzımız var, yani normallik.
İçerideki, tinsel olan, garip
Barabbas’ın hâlâ haklı olduğunu söylüyorlar: Öyledir hep. Kurulu düzenin
bozulmasını dışarlıklı olmayı kimse istemez, sonuçta hepimiz dışarlıklı
olmaktan çekiniriz. Düşününce mi olur bu içrek olmak? Aslında bu sorunun yanıtı
kesindir, kim kendini sorgular.
Müthiş Göç: Buna yol denir mi? Dün
gibi.