Benim
dünyamda yeri olmayan, belirli bir “değer”i olmayan şeyin anlamsız olduğundan
bahsedebilirim. Ama bu değer yalnız ekonomik değer değildir. Yani itibari
bağlamda, herhangi bir üslubun içerisinde yer almıyorsa, bu yersiz
yurtsuzluktan uzak dururum. Bu da taraf olmamı beraberinde getirir. Hangi taraf
sorusu, arkadaşlık ilişkileriyle başlar, çok sorunsal olan vatan, millet
sevgisiyle sona erer.
Göçmen olmak,
göçmenliği teşvik eden herhangi bir unsur tamamen benden uzaktır. Sayısal bir
yetkinlik gerekir bunun için. Amiyane tabiriyle bakkal hesabı bilmek bile,
maddi unsur için geçerli olacaktır. Bu da asla kaybetmenin söz konusu olmadığı,
ancak kazan/kazan hükmünün geçerli olduğu bir zamana yayılır. Kumarbaz bir
kimlikle seyretmek, olumsuz bir hükümle, normal
olanın dışından olaylara bakmak,
saçma ve gereksizdir. Öyle olunca, eğitim, kültür ve finansal eylemler
içerisinde yer alır dünyaya bakışım. Yeğinlik, terörize olmak veya Romalılarda
olduğu gibi yalnız devlet için var
olmak, gereksiz bir yaşama biçimidir.
Bu satırları
yazıyorum çünkü, bankaların yayın organında olmaması gerektiğini belirten,
sanatın herhangi bir dalından anlamaması gerektiğini iddia eden savlar,
devletin yalnız militarize bir kimlik yetiştirmekteki anlamsızlığıyla
eşdeğerdir.
Kendi içine
kapalı bir toplum yaratmaktır bu söylemle konuşanlar, ahkam kesenler.
Sosyalizmin, kapitalizmin hayranı olanlarının düşünceleridir. Liberallikle
ilgisi yoktur bunların. Kar payından, nasıl para kazanılacağından haberi
olmayan, yalnız tembelliğe varan bir toplumdan bahsetmek elbette yararsız bir
davranış biçimi olacaktır. Hele yabancı sermayenin hisselerini bir gecede çekip
doları kaç liralara kadar yükselttiğini görmek bizler için sermaye, kültür
ilişkisinin ne kadar önemli olduğunu hatırlatır. Yoksa yalnız her mahallede bir
zengin “densiz” yetiştirmek bir zamanların en vasat hikayesi olmaya devam eder.
Bugün dünya
ölçeğinde bir bankacılık sektörüne sahip olan Türkiye Cumhuriyeti, ne yazık ki
hisseleriyle en aşağılara doğru seyrini sürdürüyor. Bu bizim pişmanlığımız
olmadan, elimizde kalan son güçlü yapımıza sahip çıkmalıyız. Kimse bankalarla
ilişkisi olsun istemez, maddi bir çekince olarak da haklıdırlar da, ancak bizim
için çok önemli olan bu sektör, ülkeyi adam eden, hesabı kitabı çok iyi bilen
kişilerin elindedir. Birilerinin hissesini elinden almak yerine o hisselere
karışmadan, bu devasa sektöre yardımcı olmak gerekir. Onlarda bu kazanımı elde
ederlerken, ülkenin içinde bulunduğu milli
kültüre sahip çıkması gerekir. Yalnız milli
kültüre değil, örneğin bir Akdenizli olmak hakkında, bize has kitaplar
yayımlayarak, sergiler düzenleyerek, ellerindeki bu imkanları değerlendirmelidirler.
Yoksa yalnız para kazanmışsın ve sadaka sarayda kalmış bir anlamı yok, her
mahallede zengine değil, aklı başında zengine gereksinim var, o kadar da şart
değil, neyin önemli olduğunu bilen insana ihtiyaç var.